Memedeki her kitle sizi hemen üzmesin, çünkü çoğu meme oluşumları iyi huyludur. Bazen üzüntünüz kitleden daha zararlı olabilir. Biraz sakin olun..
Çoğu bayanı çok yakından ilgilendiren ve bazılarının maalesef korkulu rüyası olan bu hastalığın temelinde neler yatıyor.
Fibroadenom‘un varlığında neler yapılmalı nasıl bir yol izlemeli, gelin bu konuya bir göz atalım.
Bu makalemde toplumda çok yaygın bir şekilde görülen memede Fibroadenom hakkında detaylı ve faydalı bilgiler vereceğim. Şayet kafanıza takılan sorular olursa çekinmeden sorabilirsiniz.
Bu konuya değinmemin başlıca ve en önemli nedenini belirtmek isterim. Bir çok bayan hasta muayeneye geldiğinde çok tedirgin, endişeli ve kafası karmakarışık durumda olduğunu görüyorum.
Gelenlerin hemen hemen yarısından fazlası ise daha önce 2-3 ayrı doktora gitmiştir ve farklı farklı görüşler ve tedavi önerisi almışlardır. Bir de bu doktor ne diyecek acaba diye meraktan olsa gerek onları karşımda buluyorum.
Tabi haliyle her doktordan farklı ses duyunca artık durum öyle vahim ve belirsiz hale geliyor hastanın psikolojisini derinden etkiliyor.
Fibroadenoma nedir?
Fibroadenom adını iki ayrı kelimeden almaktadır. Fibroma ve adenoma. Bunlar birleştirildiğinde Latincede Fibro-adenoma veya Türkçe olarak Fibro-adenom olarak okunur. (Kısaltması FA – FibroAdenom). FİBROMA, bağ dokusunun fibroid hücrelerinden kaynaklanan iyi huylu ve temiz bir oluşumdur. ADENOMA, beze veya gland anlamına geliyor ve salgı yapan iyi huylu hücrelerden köken alır. Sanırım buraya kadar sizde bir fikir oluştu !
Yani fibroadenomlar aslında iki çeşit temiz ve iyi huylu yani tıp dilinde benign hücrelerden kaynaklanan bir oluşumdur. Yani temizdir, iyi huyludur.
Bayanların kabusu olan bu hastalık en fazla 18-42 yaşlar arasında görülür. Bu yaşlar arasında neredeyse her 10 bayandan 6-7’sinde fibro-adenomlar oluşur. Bazen fark edilir bazende çok küçük ve belirtisiz olduklarında fark edilmez ve tesadüfen kontrol esnasında ortaya çıkar. Dünyadaki tüm yaş grubu bayanların %10’unda görülür.
Fibroadenomlar, memenin en çok görülen iyi huylu tümörleridir. Fibroadenom genelde yuvarlak, nohut veya bezelye tanesi gibi, elle dokunulduğunda ise sınırları ve dış duvarı düzgün, hareketli kitlelerdir. Bu oluşumlar detaylı muayene esnasında kolaylıkla hissedilir.
Muayenede tespit edilen bu kitleler için önce meme ultrasonu sonrada biyopsi gerekir. Neden mi? Çünkü fibro-adenom hastalığı bir patolojik terimdir, yani tanı ne muayene nede ultrasonla konulamaz.
Kesin tanı için biyopsi ve patoloji şarttır.
Fibroadenom Tedavisi
İlk muayenede tespit edilen kitlenin çapı 20mm (yani 2cm) üstünde ise hemen biyopsi alınmalıdır. 20mm altındaki kitleler 3 ay aralıkla takip edilir. Anlamlı büyüme (>3mm) tespit edilirse biyopsi alınır. İlk 3 ayda büyüme olmazsa 6 ay arayla tekrar kontrol edilir. Yine anlamlı büyüme görülmezse artık yılda bir sefer kontrol edilmesi yeterli olacaktır.
Biyopsinin alınma şekli ise tartışma konusudur. Genel olarak 40 yaşın altındaki bayanlarda ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) veya tru-cut tabancası ile biyopsi alınır. 40 yaşın üstündeki bayanlarda açık biyopsi tercih edilir.
Benim tercihim her zaman açık biyopsiden yanadır bunun nedeni de iğne veya tru-cut ile alınan biyopsilerin yanılma payının yüksek olmasıdır. Bu durumu şöyle izah edebilirim. Bir elmanın içerisine enjetör batırıp çıkardığınızda enjektörün içerisinde elmanın kalıntıları kalır. İşte iğne biyopsisinde de patoloji bu kalıntılardan yola çıkarak biyopsiyi inceler ve elma hakkında bilgi verir. Ama bu bilgiler sadece iğenin geçtiği kısımlardan ibarettir. Ben elmanın tamamını (yani fibro-adenomun tamamı) çıkarıp patoloğa göndermekten yanayım. Patolog bu durumda elmanın kabuğu, içi, çekirdeği, sapı, şekli, çapı ve aklınıza gelebilecek her özelliği hakkında detaylı ve kesin bilgi verebilir.
Fibroadenomların önemi nedir?
Fibroadenom ile meme kanseri arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Klinik çalışmalarda ve literatürlerde böyle bir ilişkiye rastlanmamıştır.
Fibroadenomlar zararsız ve tamamen iyi huylu tümörlerdir. Çok yavaş bir şekilde büyüme gösterir ve çevre dokulara zarar vermezler. Aslında tedavisinden ziyade tanısı önemlidir ve kesin konulmalıdır. Çünkü kesin tanı konulmadan meme kanseri ile karıştırılmasının olasılığı çok yüksektir. Kesin tanı içinde biyopsi ve patoloji şarttır.