ışgın otu yapılan son çalışmalarda kanser hücrelerinin gelişimini durdurduğu ortaya çıktı..
ABD’de fareler üzerinde araştırmalar yapıldı. Işgında bulunan nokta tarzında kırmızı pigmentler (parietin) kanser hücrelerine enjekte edildi. Sadece iki gün içinde kanser hücrelerinin yarısının öldüğü görüldü. Pigmentlerin modifiye edilmiş bir çeşidinin de tümörlerin gelişimini azalttığı belirlendi. Araştırmadan çıkan bu bulgu yeni bir kanser ilacının da habercisi oldu.
Uzmanlar ışgından yapılmış kanser ilacının birkaç yıl içinde kanser tedavisinde kullanılabileceğini belirtiyor. Ancak her ne kadar deney sonuçları olumlu olsa da ışgının ilaca dönüştürülmesi için birçok yeni araştırma yapılması gerektiği belirtiliyor.
Işgın hakkında bulunan keşif bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. İngiliz Daily Express gazetesinde “Işgın hayatınızı kurtarabilir ” başlığıyla yayımlanan haber dünya basınında büyük yankı buldu.
Işgının Faydaları
- Lösemi ve kanser ile mücadelede hücrelerin yenilenmesinde ve gelişmesinde büyük rol oynuyor
- İçeriğinde kimyasal maddeler barındırdığı için bir tür ilaç olarak kabul ediliyor ve ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor
- Mideyi rahatlatıyor ve sindirimi kolaylaştırıyor.
- Şeker ve tansiyon hastalarının kullanması gereken ışgının bir de afrodizyak özelliği mevcut
- Kabızlık ve ishal
- Astım, nefes darlığı, soğuk algınlığı
- Hemoroid basur
- Ülser
- Grip
- Ateşli hastalıklar
- böbrek rahatsızlığı
- yorgunluk, uykusuzluk, stres
- Özellikle kan şekerini düzene sokan ışgın, iştah açıyor ve kendinizi dinç hissetmenizi sağlıyor.
- Hamilelik esnasında ışgın kabuklarının iç kısmını lekelenen bölgenize sürebilirsiniz.
- Kolesterolü düşürüyor ve kalp rahatsızlıklarına iyi geliyor.
- Kırışıklıkları gideriyor ve cildi yeniliyor. Aynı zamanda anti ageing özelliği de bulunuyor.
- Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve özellikle kış aylarında hastalıklardan koruyor.
- C vitamini yönünden zengin olan ışgın, A, B1, B2, E ve K vitaminlerini de bol miktarda içeriyor.
ANADOLU’DA SEVİLİYOR
Kuzukulağıgiller familyasından olan ışgının Latince ismi Rheum ribes. Işgın Anadolu’da ışkın, aşgın, aşkın, eşkin, eşgin, ıçgın, ıçkın, uçgun, uçkun, uşgun ve uşkun isimleriyle de biliniyor. Doğu Anadolu bölgesinde ise yayla muzu ve dağ muzu olarak da bilinen bu sebzeye yetiştiği yöreye göre Van muzu ve Hakkâri muzu gibi isimler de veriliyor.
Işgın, Güneybatı Asya’nın ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişiyor. Tozlaşması rüzgârlarla olan ve kendi cinsinin diğer türleriyle melezlenebilen ışgın tıbbi bitkiler sınıfına girdiğinden farmakolojik araştırmalarda çok sık kullanılıyor. Çiğ olarak yenen, zeytinyağlı, yumurtalı yemeği ve reçeli de yapılan ışkın oldukça farklı tariflerde kullanılıyor. Ancak Türk botanik bilimciler bilinçsiz ve uygun olmayan yöntemlerle toplanan ışgının Anadolu’da yok olma tehlikesi altında olduğu uyarısını yapıyor.
Işgın Nedir ?
Işgın ya da Işkın (Rheum ribes), kuzukulağıgiller (Polygonaceae) familyasından 1000 – 4000 m yüksekliklerde yetişen, mayıs-haziran aylarında sarımsı beyaz çiçek açan, 40-150 cm boyunda, çok yıllık, otsu bir ravent türü. Tanımlanmış 103 Rheum türünden biridir ve nominat (autonym) seksiyonda (sect. Rheum) sınıflandırılır.
Güneybatı Asya’nın ılıman ve subtropikalbölgelerinde (Türkiye, Suriye, İsrail, Filistin, Ürdün, Lübnan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak, İran, Afganistan ve Pakistan) yayılım gösterir ve Türkiye’de yabani olarak yetişen tek ravent (Rheum) türüdür. Cinsin diğer türleriyle serbestçe melezlenebilen ışgınınçiçekleri hermafrodittir ve tozlaşması rüzgâr tarafından yapılır. Tıbbi bitkilerden olup farmakolojik araştırmalarda çok sık kullanılır.
Salkım biçimli çiçek durumunu (inflorescence) taşıyan genç sürgünler (sap) yetiştiği yörelerde taze olarak tüketilir. Kivi tadında mayhoş lezzetli sevilen bir sebze olsa da Türkiye’de halk arasında «meyve» olarak da nitelendirilerek muz ve kivi ile kıyaslanıp «Doğu’nun muzu» ya da «kivisi» biçiminde lanse edilir.
Yüksek yaylalarda karların erimeye başladığı mevsimde fil kulağı biçimli geniş kaba yaprakların arasından yükselen gövde (çiçek durumu sapı) köylülerce dibinden kesilerek dağlardan şehirlere getirilir ve «ışgıncı» ya da «ışkıncı» denen satıcılar tarafından demet demet pazarda satılır.
Adlandırma
Türkçede ışgın ya da ışgın otu adıyla kitap dilinde yaygındır ve halk dilinde de bu ve bunun varyasyonları (ışkın, ıçgın, ıçkın,uçkun, uçgun, uşgun, uşkun, aşgın, aşkın, eşkin, eşgin) kullanılır. Orta Türkçe dönemine ait Divânu Lügati’t-Türk’te «ışgun» (اِشْغُنْ) biçiminde geçer ve “şerbeti çiçek hastalığı için iyi gelen, çiçeği kırmızı bir ot” olarak tanımlanır.
Farsçada da Türkçeden geçme bir alıntı olarak «eshghan» biçiminde görülür ve Rheum ribes ile birlikte Rheum turkestanicum türü için de kullanılır. Türkçede «ışgın» adı geniş anlamda ravendin cins adı olarak da kullanılır: «İngiliz ışgını» ya da «bahçe ışkını» (Rheum rhaponticum), «Anadolu ışgını» (Rheum ribes).
Yenen kısmı Anadolu ışgınında “çiçek sapı” iken, İngiliz ışgınında “yaprak sapı” kısmıdır. Türkçe kaynaklarda bazen Anadolu ravendi (ya da Anadolu raventi) adı da Rheum ribes olarak kullanılır. Fakat eski Osmanlıca kaynaklarda geçen Râvend-i Rûmî [راوند رومی] (Anadolu ravendi) adı bir labada(Rumex alpinus) türü için kullanılmıştır ve bu labadaya Afyon Emirdağ’da «ışgın» adı da verilmektedir. Diğer Türk dillerinde geçen kökteş biçimler o yörelerde yetişen başkaRheum türleri için kullanılır.
Türkmence yşgyn (eski yazı: ышгын okunuşu: ışgın) adı Rheum turkestanicum türünü ifade ederken, Kırgızca ышкын (okunuşu: ışkın) adı Rheumcinsinin genel adı (Rheum tangutium таңгыт ышкыны; Rheum maximowiczii Максимович ышкыны; чүкүрү ышкын) olarak kullanılır.
Sapı muz gibi kolayca soyularak yendiği için «yayla muzu», «dağ muzu», «Doğu muzu» adlarıyla ya da etnik vurgu yapılarak «Kürt muzu», «Zaza muzu»nitelemesiyle veya yetiştiği şehirlerin adı vurgulanarak Hakkâri’de «Hakkâri muzu», Van’da «Van muzu», Bitlis’te «Bitlis muzu», Muş’ta «Muş muzu», Tunceli’de «Dersim muzu», Erzurum’da «Erzurum muzu», Adıyaman’da «Adıyaman muzu», Adıyaman’ın Çelikhan ilçesinde «Çelikhan muzu», Bitlis’in Tatvan ilçesinde «Tatvan muzu» olarak da lanse edilir. Elazığ’ın Çaybağı bucağında ise «Çaybağı muzu» adıyla sunulur.
Species Plantarum (1753)
Latince tür adı Rheum ribes harfiyen «frenküzümü ravendi» anlamındadır ve epiteti (ribes) Frenk üzümünün (Ribes) cins adından gelir ve Arapça kökenlidir. Arapçada ribâs (ريباس) ya da ravendü’r-ribâs (راوند الريباص ) adı geçer. Zazacada (rıbês ; Tunceli Zazacasında: rubes, ruves, rıves), Kürtçede (ribês, ribêz, rêvaz, rêvas, rêwas, rêwaz) ve Farsçada kullanılan rivas (ريواس) biçimleri Arapça kökenlidir.
İbranicede «Hermon Dağı ribes’i/ravendi» anlamına gelen ribes hermoni (רִיבָּס חֶרְמוֹנִי) adı kullanılır. Özbekçe rovoch (eski yazı: ровоч) adı bütün Rheum türleri için kullanılır.
Süryanicede yaghmīṣā (ܝܓܡܝܨܐ) adı kullanılır. Süryaniceden de Arapçaya yağmisâ (يغميصا) biçiminde geçmiştir.
Ermenicede xanjil haġarǰi (Խանձիլ հաղարջի) adı kullanılır. Ermenicede Türkçeden geçme işxun (իշխուն) biçimi de kullanılır.
Azericesi «frenküzümü ravendi» (qarağat rəvəndi) anlamına gelir.
Daricede (Afganistan Farsçası) çukri (چکری) adı kullanılır.
İngilizcede «siğilli yapraklı ravent» (warted-leaved rhubarb ya da warty-leaved rhubarb), «Suriye ravendi» (Syrian rhubarb), «Irak ravendi» (Irak rhubarb), «Arap ravendi» (Arabian rhubarb), «Arap frenküzümü» (Arabian ribes), «Lübnan Dağı frenküzümü ravendi» (currant rhubarb of Mount Libanus), «frenküzümü meyveli ravent» (currant-fruited rhubarb), «frenküzümü ravent» (rhubarb-currant), «Babil ravendi» (rhubarb of Babilonia) adları kullanılır.
Bitkilerin modern sınıflandırmasına yön veren Carl Linnaeus’un Species Plantarum adlı kitabının 1753’teki ilk baskısında yer alan Linnaeus öncesi (Pre-Linnaean) ilk dönemRheum ribes adlandırma ve tanımları: Lapathum orientale, aspero & verrucoso folio, Ribes arabibus dictum < Dill. elth. 191. t. 158. f. 192. [1732]; Lapathum orientale tomentosum rotundifolium, Ribes arabum dictum < Breyn. E. N. C. cent. 7. p. 7.; Lapathum orientale asperum, folio subrotundo, fructu magno purpureo < Pocock orient. 189. t. 84.; Ribes arabum < Rauw. It. 266. 282. [1583]; Ribes arabum, foliis petasitidis < Bauh. pin. 455.
Dağılımı
İran-Turan fitocoğrafyası elementidir. Türkiye, Suriye, İsrail, Filistin, Ürdün, Lübnan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak, İran, Afganistan ve Pakistan’da dağılım gösterir. En yoğun yetiştiği yerler Doğu ve Güney Anadolu, Kuzey Irak ve Kuzeybatı İran’dır ve 1800 ilâ 2800 metre yüksekliklerde yetişen tek Rheum türüdür.
Türkiye’de yabani olarak yetişen tek ravent (Rheum) türüdür ve doğu illerinde (Ağrı, Muş, Bitlis, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Malatya, Tunceli, Hakkâri, Van, Erzurum, Iğdır,Kars, Sivas, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da Amanos dağı) 1800 – 2800 m yüksekliklerde yayılım gösterir. Şimdilik Türkiye’de tehlike altında bulunmasa da, ticari amaçlı aşırı toplanması türün geleceğini zora sokan etmenlerin başında gelir.
Azerbaycan’da yalnızca Nahçıvan Özerk Cumhuriyetinde yayılan bitki Azerbaycan Kırmızı Kitabında 1989 yılından beri yer almaktadır ve neredeyse tehdit altındaki türler(NT) kategorisindedir. G. Ş. Şirəliyev tarafından Batabat’taki 2 hektarlık kültürel flora alanında yetiştirilip türün biyolojisi üzerine ayrıntılı bilgi çıkarılmıştır. Gıda ya da tıbbi amaçlı toplamalar, hayvancılığın yayılması ve yeni dağlık yolların açılması gibi etkenler türün Nahçıvan’daki dağılımını oldukça sınırlasa da ender olarak Duzdağ, Validağ, Gışlag, Darıdağ ve Nohuddağ yörelerinde taşlı yamaçlarda görülebiliyor.
Ermenistan’da oldukça nadir bulunur ve soyu burada tehlike altında olduğu için Ermenistan Kırmızı Kitabında yer alır. Hosrov Ormanı Devlet Korunağında (Խոսրովի անտառ պետական արգելոց) tehlikedeki türler kategorisindedir.
İran’da Rheum cinsinin dört türünden biridir. Diğer türleri Türkmenistan ile Özbekistan’da da görülen Rheum turkestanicum ile İran’a özgü endemik olan Rheum persicum türüdür. Dördüncü ve son tür 2012 yılında Kuzeydoğu İran’da Razavi Horasan Eyaletinde keşfedilen Rheum khorasanicum türüdür ve morfolojik olarak Rheum ribes türüne oldukça benzer ve onunla karıştırılır. İran’daki türlerin hepsi nominat seksiyonda (Rheum sect. Rheum) sınıflandırılır.
Pakistan’da yedi Rheum türünden (Rheum australe, Rheum moorcroftianum, Rheum ribes, Rheum spiciforme, Rheum tibeticum, Rheum webbianum, Rheum wittrockii) biridir veBelucistan eyaletinde (Shogot ile Lutkho arasında) 1800 m yüksekliklerde dunit kayalıklarda taşlık ve yamaç arazide görülür.
Lübnan’daki tek Rheum türüdür ve 1500 m yükseklikteki dağlık alanlarda görülür.
Suriye ve Ürdün’de iki Rheum türünden (Rheum ribes, Rheum palaestinum) biridir.
İsrail’de Rheum cinsinin iki türünden biri Rheum ribes’tir (ריבס אמתי harfiyen “gerçek ışgın otu”) ve Suriye toprağıyken 1981’de ilhak ettiği Golan Tepelerinin parçası olan Hermon Dağında yetişir; diğer tür ise Necef Çölünde görülen Rheum palaestinum (ריבס המדבר harfiyen “çöl ışgını”) türüdür. Rh. palaestinum türü İsrail’de endemiktir ve kırmızı listede yer alırken Rh. ribes türü kırmızı listede değildir[84].
Besin olarak tüketimi
Türkiye’de bahar sonu yaz başlangıcında (yöresine göre değişkenlik gösteren bir aylık sürede: nisan sonu, mayıs ayı, haziranın ilk yarısı) çiçek durumunun lifli sapları dağ köylülerince yükseklerden/yaylalardan toplanıp Doğu Anadolu şehirlerindeki (özellikle Elazığ, Erzincan, Gaziantep, Hakkâri, Van) pazarlarda «ışgıncı» ya da «ışkıncı» denen satıcılar tarafından demetler hâlinde satılır ve kabuğu muz gibi soyulduktan sonra genelde tuza bandırılıp çiğ olarak yenir. Ekşi ve biraz da mayhoş lezzette olan ışgının kiviye yakın bir tadı vardır.
Hakkâri’de dondurma («uşkunlu dondurma» ya da «uçkunlu dondurma») olarak da değerlendirilir. Bitlis Adilcevaz’da turşusu yapılır. Tunceli’de ve Bitlis’te pişirilerek yendiği de olur. Erzurum’da sebze olarak değerlendirilir. Elazığ’da «ışgınlı yumurta» (ya da «ışkınlı yumurta») ve «ekşili ışgın otu», Van’da «kavurmalı uşgun ekşilisi» ya da «eşgili yemeği» adlı yemek yapılır. «Işgınlı kapuska» (ya da «ışkınlı kapuska») adlı yemekte de kullanılır. Hakkâri’de «uçkunlu kek» olarak da değerlendirilir. Işgın adı Türkçede ravent (Rheum rhabarbarum) anlamında da kullanıldığı için Batı mutfağından aktarılan yemek tariflerinde («ışgınlı kek», «ışgınlı kıtırlı kek», «ışgınlı limonlu kek», «ışgınlı pasta», «ışgınlı tart», «ışgınlı çilekli pay», «ışgınlı krambil», «ışgın reçeli») doğrudan ravent anlamındadır.
Pakistan’da salata olarak çiğ yenir ve Belucistan eyaletinin kuzeyinde yerel pazarlarda satılır.
Tıbbi kullanımı
Halk tıbbında kullanımı
Yetiştiği yörelerde halk tıbbında kullanımı oldukça yaygındır. Ekşi ve biraz da mayhoş lezzette olup mideyi kuvvetlendirir. Kusmayı önler. Tanen bakımından zengin (%8-10) olan kökleri (Rhizoma Rhei ribi) müshil (iç sürdürücü) değil ishal önleyici (bir başka deyişle kabız etkili[1][99] ya da peklik verici) özelliğe sahiptir.
Tanenler, proteinleri çökerten, kanı aglutine eden kabız etkili bileşiklerdir. Taze iken dış kabuğu soyularak sebze gibi yenen gövde kısmı Bitlis civarında sindirimi kolaylaştırıcı olarak yemeklerden sonra alınmaktadır. Van, Bitlis, Erzurum gibi illerde kökleri basur tedavisinde ve diyabetli kişilerde hipoglisemik etki oluşturması amacıyla kullanılmaktadır.. Erzurum’da ayrıca boşaltım sistemi enfeksiyonlarında kullanılmaktadır. Kars’ta çiçek sapı taze olarak yendiği gibi kökü de diyabet için kullanılmaktadır.
Yine Kars’ta diyabet, kolesterol ve mide hastalıkları için kullanılır. Kökü Tunceli’de diyabet tedavisinde kullanılır[105]. Şırnak Cizre’de kökleri şeker hastalığına karşı kaynatılarak içilir ve gövdesi de yüksek tansiyonu indirmek ve mide rahatsızlıklarını gidermek için yenilir (örneğin peptik ülser). Kökü Ürdün’de halk tıbbında hipertansiyon, diyabet, böbrek taşı ve obezite için kullanılır. İran’da Horasan eyaletinin Zengilanlu (زنگلانلو) yöresinde meyve ile yaprak sapı (petiole) diüretik (idrar söktürücü), kan temizleyici ve sarılık giderici olarak kullanılır.
Bingöl’de ışkın kökü kurutulup öğütüldükten sonra yoğurtla karıştırılıp yüzdeki sivilce ve lekelere karşı kullanılır.
Elazığ yöresinde şap hastalığına karşı ışgın kökü kaynatılarak hayvana içirilir[109].
Tıbbi kullanımı ve etkinliği
İçerdiği güçlü etkin maddelerden dolayı farmakolojik araştırmalarda oldukça populerdir. Işgının farmakolojik incelemesi 1939 yılında yapılan çalışmalarla başlamış yirmi beş yıllık bir aradan sonra 1964 yılında yeni çalışmalarla devam edilmiş. Yine yirmi yıllık bir aradan sonra 1985, 1989, 1990 yıllarında çalışmalar artmış, on yıllık kısa bir aradan sonra 2000’li yıllarda araştırmalarda büyük artış olmuş.
Özellikle pişirildiğinde polifenol miktarı bakımından oldukça zengin olduğu gözlenmiştir. Antioksidan vitaminler bakımından zengin olabileceği düşünülmektedir. Taze sürgünleri C vitamini açısından zengin, A ve E vitaminleri açısından ise fakirdir. Ayrıca selenyum düzeyi de beslenme açısından yeterli orandadır[2].
Işgının sap ve köklerinden elde edilen kloroformlu ve metanollü ekstrelerinin antioksidan etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada en yüksek aktivite %93,1 ile %84,1 engelleyicilikle köklerde, en az aktivite ise %82,2 ile %82,0 engelleyicilikle saplarda görülmüştür[111].
Işgın otu yaprağından elde edilen metanollü ve sulu ekstrelerin peptik ülser için gastrik koruyucu etkinliğinin araştırıldığı bir çalışmada mide asidi üretimini inhibe eden (engelleyen) standart ülser ilacı simetidin ile karşılaştırılabilir bir koruyucu etkinliğe sahip inhibitör (engelleyici) olduğu bulunmuştur.
Günümüzde, asetilkolin parçalanması için temel bir enzim olan asetilkolinesterazın (AChE) inhibitörlerinin (engelleyicilerinin) kullanımı, Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratifhastalıkların hafif ve orta tedavisinde en önemli tiplerden biridir. İnhibitör özelliklerinin araştırıldığı bir çalışmada yaklaşık 100 değişik bitki incelenmiş ve bunlardan üçünün (Levisticum officinale, Bergeris integrima, Rheum ribes) %50 den fazla AChE inhibitör etkisi gösterdiği bulunmuştur.
Hem sanayi ülkelerinde hem de gelişmekte olan ülkelerde ölüm oranını yükselten koroner kalp hastalığının (CHD) birincil ana etkeni hiperkolesterolemidir (hypercholesterolemia) ve trigliserit bakımından zengin olan lipoproteinlerin de doğrudan ya da dolaylı aterojenik olduğu rapor edilmiştir. Işgından elde edilen etanollü ve sulu ekstrelerin hipotiroidtavşanlarda lipid konsantrasyonlarını incelemeye yönelik bir çalışmada ışgın otu özütünün tavşandaki plazma lipidlerinin azaltımı niyasine göre daha fazla yaptığı bulunmuştur. Bu yüzden ışgın otu potansiyel hipolipidemiktir ve koroner kalp hastalığının risk faktörleri olan hiperkolesterolemi ve hipergliserideminin tedavisinde kullanılabilir olduğu düşünülmektedir.
Işgından elde edilen ekstreler İran’da tip 2 diyabet tedavisinde farmakolojik araştırma konusudur.
Işgından elde edilen ekstre, bakteri ve mantarların gelişimlerini değişik oranlarda etkileyen antimikrobiyal maddeler ihtiva eder. Işgından elde edilen ekstreler hastalık yapıcıgram-negatif bakterilere karşı etkilidir. Işgın otu çiçeğinden elde edilen ekstrenin bitkilerde hastalık yapan mantarların spor çimlenmesi ve büyümesini inhibe eden (engelleyen) birinhibitör (engelleyici) olduğu düşünülüyor. Bitkinin farklı kısımları farklı antimikrobiyal etkiye sahip aktif bileşikleri içerir.
Bu aktif bileşikler içinde en etkilisi etanoldür. Işgın sürgünlerinden krizofanol, fiskiyon ve emodol antrakinonları ile kersetin, 5-dezoksikersetin, kersetin 3-0-ramnozit, kersetin 3-0-galaktozit, kersetin 3-0-rutinozit flavonoitleri izole edilmiştir. Balıklarda görülen bakteri kökenli hastalıkların tedavisinde kullanılabilir özelliktedir. İran’ın 64 antibakteriyel tıbbi bitkileri arasında yer alır.
Türkiye’deki 16 tıbbi bitkiden elde edilen etanol ekstresinin uçuk yapan herpes simpleks (HSV) virüsü ile sindbis humması yapan sindbis virüsü (SINV) üzerindeki antiviral etkilerinin incelendiği bir araştırmada kardelen türü (Toros kardeleni, Galanthus elwesii) ile ışgın (Rheum ribes) ekstrelerinin en kuvvetli anti-HSV etki yaptığı görülmüş ve kardelenden elde edilen ekstrenin ayrıca en etkili anti-SINV olduğu da gözlenmiştir.
Işgın kökünde antitümör etkiye sahip maddelerin olduğu düşünülmektedir. Fakat, antioksidan özelliği olduğundan kanseri engelleme yolunda olumlu sonuçlar verebileceği düşünülen Rheum ribes üzerine yapılan bir araştırmada ilk bulgulara göre kaynatma yöntemi ile elde edilen ekstrelerin kanserli hücreler üzerinde antiproliferatif (hücre büyümesini engellemekte kullanılan ya da bu eğilimde olan) bir etkisi bulunamamıştır.
Elazığ yöresinde yenebilir yabani bitkilerdeki nitrat, nem ve kül miktarının tespiti için yapılan bir araştırmaya göre en düşük nitrat miktarı ışgında (43.42 mg/kg) ve en yükseği desemizotu (Portulaca oleracea) bitkisinde (6560.95 mg/kg) tespit edilmiştir.
İran’da Serçeşme Bakır Madeni etrafında toplanan bitkilerdeki stronsiyum miktarını bulmaya yönelik bir çalışmada köklerde stronsiyum aralığı en düşük miktar olarak Isatis cappadocica türü çivit otunda (23.1 ppm) ve en yükseği de Rheum ribes ışgınında (383 ppm) tespit edilmiştir.
Tıbbi sakıncaları
Akut böbrek yetmezliklerinin önemli sebeplerinden biri olan rabdomiyoliz vakalarında etyoloji genellikle travmalar olmasına rağmen çeşitli toksinler de sebep olmaktadır. Etanol, mantar zehirlenmesi ve karbonmonoksite bağı olgular bildirilmesine rağmen bitki kökenli toksinlerin sebep olduğu rabdomiyoliz olguları nadirdir. Bunlardan biri de etanol ihtiva eden ışgın otunun (Rheum ribes) aşırı yenmesiyle oluşan rabdomiyolizdir.
Amerikan Pediatri Akademisi (AAP, American Academy of Pediatrics) tarafından açıklanan ve özellikle çocuklar için tehlikeli olabilecek 30 yiyecek arasında yer alan «ışgın» ya da «uşgun» adıyla kastedilen Rheum ribes değil ravent olarak da bilinen Rheum rhabarbarum türüdür. Aynı cinsten olsalar da çiçek sapı çiğ olarak da yenen yabani Rheum ribes ile yaprak sapı ancak pişirilerek yenen kültür bitkisi Rheum rhabarbarum bazen “ışgın” adı altında birbiriyle karıştırılabiliyor.
İnanç ve Mitoloji
Zerdüştlükte iyilikçi Ahura Mazda’nın yarattığı ve Keyumers (کیومرث) ya da Geyumert (گیومرت) denilen ilk insan kötülükçü Ehrimen tarafından öldürülünce tohumlarını Güneş kırk yıl arıtır ve onlardan ışgın otu (Rheum ribes) filizlenir. Bu ışgın daha sonrailk ölümlü erkek ve kadın olan Meşye ve Meşyane’ye (مشيه و مشيانه) dönüşür.
alıntı: wikipedia